E-Mail Gönderin
bilgi@erzincandiyalizmerkezi.com
BİLGİLENDİRME
HEMODİYALİZ
Hemodiyaliz, böbrek yetersizliği nedeniyle vücuttan atılamayan üre, kreatinin, fosfor gibi maddelerin su ile birlikte vücut dışında yer alan membran ile kandan temizlenmesi uygulamasıdır.
Hemodiyaliz tedavisi, hastaların ihtiyaçları doğrultusunda belirlenir. Hemodiyaliz sırasında hastanın kanı vücudun dışında bir filtreden geçirilerek hastaya geri verilir. Tedavi sürecinde hastanın kan pıhtılaşmasını önlemek için bazı ilaçlar da kullanılabilir.
Hemodiyaliz genellikle bir hafta içerisinde 3 kez, 4-5 saatlik sürelerle gerçekleştirilir. Hastalar adreslerinden alınarak kliniğe getirilir ve diyaliz işlemi tamamlandıktan sonra özel araçlarla tekrar adreslerine bırakılır. Hemodiyaliz gören hastalar, tedavi almadıkları zamanlarda günlük yaşamlarını sürdürebilir.
Hastaların durumu uygun olduğu halde, evde hemodiyaliz görmeleri de mümkündür. Hasta ya da hasta yakını diyaliz işlemleri ile ilgili eğitim aldıktan sonra; gerekli ekipman ve makinelerin temininin ardından evde hemodiyaliz işlemine başlanabilir.
Evde hemodiyaliz tedavisi gören hastalar, haftada 2-3 kez 8 saate kadar diyaliz görebilir. Hastalar geceleri uyku sırasında da tedaviye devam edebildikleri için, evde hemodiyaliz tedavisi aktif çalışan hastalar için avantaj sağlar.
KATETER (CVC)
Hemodiyalize kalıcı bir damar erişim yolu sağlanamayan hastalar için günümüzde sıklıkla santral venöz kateter (CVC) kullanılmaktadır. Hastaların kan damarlarının uygun olmadığı ya da çok hassas olduğu durumlarda fistül oluşturmak mümkün olmayabilir. Bu durumda acil damar erişim yolu için santral venöz kateter tercih edilir. Hemodiyaliz tedavisi için şahdamarı, köprücük altı ven ya da femoral ven kateteri yerleştirilerek CVC uygulaması cerrah tarafından yapılabilir.
CVC ile dolaşım sistemine hemen erişim sağlanabilir. CVC kullanan hastalar diyaliz sırasında el ve kollarını serbest şekilde hareket ettirebilir ve fistülden iğne girişimi yapılmaz.
Kan damarları diyaliz için yeterli ve sabit miktarda kan akışı sağlayamadığı için hemodiyaliz için fistül adı verilen yöntem kullanılır. Fistül, cerrahi müdahale ile atardamarla bir damarın birleştirilmesiyle oluşturulan ve kısa süren bir işlemdir. Yeni oluşturulan kan damarı, atardamar ve toplardamar özelliklerini birleştirerek damarı diyaliz işlemine uygun hale getirir.
Arteriyovenöz işlemi sonrasında kan damarının çapı ortalama 2-6 hafta içerisinde bir iğnenin girebileceği kadar büyür ve fistül kalınlığı artar. Bu şekilde yüksek miktarda kanın efektif hemodiyalize olanak sağlayacak şekilde ekstrakorporeal kan devresinden geçmesini sağladığından fistüle iğne girişimi yapılır
DİYALİZ
HASTALARINDA BESLENME
Böbrekler görevlerini iyice yitirdikten ve hastalar
diyalize girmeye başladıktan sonra alınan gıdaların
yeniden düzenlenmesi gerekecektir.
Diyaliz hastalarında beslenme çok önemlidir. Diyaliz, böbreklerin işlevini yerine getirir. Ancak bu görevi sağlıklı bir insan böbreği kadar iyi yapamaz.
Vücuttaki artık ve zararlı maddeler tam olarak temizlenemez. Doğru beslenmeyle biriken bu zararlı maddeler daha az olur ve ortaya çıkan rahatsız edici şikayetler (bulantı, kusma, tansiyon yüksekliği, nefes darlığı) uygun beslenme ile hafifletilebilir. Sağlıklı insanlarda olduğu gibi, diyaliz hastaları da gerekli olan enerjiyi öncelikle karbonhidrat ve yağlardan sağlar.
Eğer gerekli
miktarda kaloriyi sağlayabilecek besin alınmazsa; vücut
enerji ihtiyacını karşılamak için, kendi yapı taşlarını
yıkacaktır. Buna bağlı olarak da; ileri derecede
halsizlik, zayıflık ve enfeksiyonlara karşı dirençsizlik
ortaya çıkar.
Kalori
Enerji (kalori) ihtiyacı; yaş, kilo ve günlük faaliyet
durumuna göre değişir. Diyaliz hastalarında alınması
gerekli kalori miktarı; hastanın beslenme durumu ile
yakından ilgilidir.
Her hastanın kalori ihtiyacı farklıdır. Zayıfsanız fazla kalori almalısınız. Kilolu iseniz, daha az kalori alıp hem de egzersiz yapmalısınız. Çünkü, böbrek hastalarının hem çok zayıf hem de çok kilolu olmaları sakıncalıdır.
Hasta şişman ise, düşük kalorili diyetler önerilir. Bu hastalar tatlandırıcı olarak sakkarin vb. ilaçları kullanarak, ekmek, pilav, makarna, şeker gibi karbonhidrattan zengin gıdaları ve yağlan az miktarda yemelidir.
Tersine
olarak, zayıf hastalar sayılan gıdaları fazla miktarda
almalıdır. Erişkin bir diyaliz hastasının ortalama
olarak bir günde kg başına 35 kalori (yaklaşık 1500 ile
2500 kalori) alması gereklidir.
Protein
Diyalize giren hastaların protein ihtiyacı artar; bunun
en önemli nedeni, diyaliz sırasında protein yapımında
yer alan bazı maddelerin kaybedilmesidir. O nedenle,
kronik böbrek yetersizliği döneminin aksine, diyalize
giren hastalarda alınan protein miktarı artırılır. Bu
hastalar bir günde kg başına yaklaşık 1 ile 1,5 gr
protein almalıdırlar.
Bu proteinlerin de, hayvansal kaynaklı olmasına dikkat edilmelidir. Çünkü, hayvansal kaynaklı proteinler bitkisel kaynaklılara göre daha değerlidirler. Protein yönünden en zengin ve değerli besinlerden biri yumurtadır.
Yumurtanın
sarısı fazla miktarda kolesterol içerdiğinden kan
yağları yüksek olan hastalar için uygun değildir. Fakat,
yumurta beyazı her gün alınması gereken önemli bir
gıdadır.
Karbonhidrat
Karbonhidrattan zengin gıdalar günlük enerjimizin büyük
kısmını oluşturur ve çok tüketilir. Ekmek, makarna,
yufka, pasta, börek, pilav; tatlı olarak bal, pekmez,
reçel yoğun karbonhidrat kaynaklarıdır. Bu gıdaların çok
tüketilmesi hem sağlıksızdır hem de kilo alımına yol
açar. Kilo durumuna göre yiyeceğiniz karbonhidratlı
gıdalar ayarlanmalıdır.
Karbonhidratlardaki (ekmek, makarna, pirinç, bulgur ve özellikle kuru bakliyat) protein miktarı ile ette bulunan protein benzerlik gösterir. Bundan dolayı kuru baklagil alındığında o gün yenilecek et miktarına dikkat edilmelidir... Hastanın ihtiyacı olan kalori miktarına göre, alınması gereken karbonhidrat miktarı da değişir.
Zayıf
hastaların daha fazla, şişman hastaların ise daha az
karbonhidratlı gıda almaları gereklidir. Bir günde
alınan toplam kalorinin yaklaşık yarısı
karbonhidratlardan sağlanmalıdır.
Yağ
Bazı yağlarda bulunan kolesterol sağlığı olumsuz yönde
etkiler.
Kan
kolesterolünün yüksek olması, kalp ve damar
hastalıklarının ortaya çıkması için önemli bir risk
faktörüdür. Bu nedenle diyetteki kolesterol yönünden
kısıtlama yapılmalıdır. Hayvansal kaynaklı yağlar
(tereyağı, iç yağı, kuyruk yağı vb.) fazla kolesterol
içerirler. Zeytinyağı ve çiçek yağlarını tercih
edilmelidir. Bir günde alınan kolesterol miktarı 300
mg'ı geçmemelidir. Günlük kalori ihtiyacının yaklaşık
%30 ile 40'ı yağlardan sağlanır.
Su
Diyalize giren hastaların pek çoğunun hiç idrarı yoktur.
Bu nedenle alınan su ve sıvı gıdaların miktarına çok
dikkat edilmelidir.
İki diyaliz arasında alınan kilo miktarının 1,5 - 2 kg'ı
aşmamasına özen gösterilmelidir.
Eğer daha fazla sıvı alınacak olursa hem, önceden
anlatılan, sıvı fazlalığı ile ilgili sorunlar (kalp
yetersizliği, nefes darlığı, vücutta su birikmesi,
tansiyon yüksekliği) ortaya çıkar; hem de diyaliz
sırasında fazla suyun çekilmesine bağlı olarak, adale
krampları ve tansiyon düşüklükleri görülür. Genel
olarak, yemekler de dahil, bir günde alınan sıvı miktarı
1000 – 1500 ml civarında olmalıdır..
Tuz
Diyaliz hastalarında tansiyon yüksekliği oldukça sık
görülür. Alınan tuz miktarı fazla ise, hem tansiyon
kontrolü zorlaşır, hem de daha çok su içilir ve kilo
alınır. Bu nedenle diyaliz hastalarının bir günde alması
gereken ortalama tuz miktarı 1 - 2 gr civarında
olmalıdır. Bu amaçla, yemekler tuzsuz olarak
pişirilmeli, üzerine ilave tuz konulmamalı, turşu,
zeytin, peynir gibi fazla tuzlu gıdalar alınmamalı ve
tuzsuz ekmek yenilmelidir.
Potasyum
Diyalize giren hastalarda en sık görülen sorunlardan
biri kan potasyumunun çok yükselmesidir. İdrarla
potasyum atılamadığı için, bazen bu durum hayati tehlike
de yaratabilir.
Yapılması
gereken, gıdaların potasyum içerikleri hakkında bilgi
sahibi olmak ve yüksek potasyumlu gıdaları diyetten
kaldırmaktır. Süt, patates, muz, portakal, kurutulmuş
meyveler ve baklagillerde fazla miktarda potasyum
bulunduğu unutulmamalı ve bu besinler fazla miktarda
yenmemelidir.
Kalsiyum
Kemik hastalığını önleyebilmek için; diyaliz
hastalarının her gün belli miktarda kalsiyum almaları
gereklidir. Bazı yiyecekler kalsiyumdan zengindir; o
nedenle, bu gıdaların yeterli miktarda alınması yararlı
olur.
Ama, kalsiyumu en çok içeren gıdalardan biri olan süt ve sütten yapılan yiyeceklerde (örneğin; yoğurt, peynir) fazla miktarda fosfor da vardır.
Bu gıdaların
çok fazla miktarda alınması böbrek hastalarında kemikler
için zararlı olabilecek fosforu artırır. O nedenle, bu
tür gıdaları çok fazla miktarda almamalıdır.
Fosfor
Alınan proteinler ile (en çok da süt ve süt ürünleri
ile) vücuda girer.
Diyaliz hastalarının kan fosfor düzeyi genellikle yüksektir. Bu durum kan kalsiyumunda azalmaya ve kemiklerde zayıflamaya yol açar. Kan fosforunu düşürebilmek için başta süt içeren gıdalar olmak üzere fazla miktarda fosfor içeren besinlerin olabildiğince az alınması gereklidir.
Diyetle bir
günde alınan fosfor miktarı kg başına 17 mg'ı
geçmemelidir. Ayrıca, kan fosforunu düşüren ilaçların
kullanılması yararlıdır.
Demir
Diyaliz sırasında bir miktar demir vücuttan kaybedilir.
Demir eksikliğine bağlı kansızlığı önleyebilmek amacıyla
hemen tüm diyaliz hastalarına ağızdan demir hapları veya
diyaliz sırasında demir iğneleri uygulanır.
Diğer Vitamin
ve Mineraller
Demire benzer şekilde pek çok vitamin ve mineral de
diyaliz sırasında kaybedildiği için tüm hastaların çok
sayıda vitamini bir arada içeren tabletleri kullanmaları
gereklidir. Diyaliz hastalarında böbrekler D vitamini
yapamadığı için kemik ağrıları, zayıflığı ve bazen de
kemik kırıkları görülebilir. O nedenle hekiminiz size
sık olarak özel D vitamini içeren ilaçları verecektir.
Bu ilaçlar kan kalsiyumunu normale getirir ve kemiklerinizi kuvvetlendirir.
Diyaliz
hastalarında A vitamini zararlı olabilir; bu nedenle
hekim kontrolü olmaksızın vitamin ilaçları
kullanılmamalıdır.
DİYALİZ HAKKINDA
Diyaliz Hakkında Genel Bilgiler
Vücutta
birikmiş üre gibi zararlı maddelerin ve aşırı suyun bir
membran (Dializör) aracılığı ile vücuttan
uzaklaştırılması işlemidir. İlerlemiş böbrek
yetmezliğinin tedavisinde kullanılır. Diyaliz tedavisi
bozulmuş böbrek işlevlerinin bir kısmını düzenleyerek
yaşamın devam etmesini sağlar. 30–40 yıl önce ilerlemiş
böbrek yetmezliği olan hastalar günler, haftalar içinde
kaybedilirdi. Diyaliz teknolojisinde sağlanan
gelişmeler, bu hastalarda önce yaşam süresini uzatmış,
daha sonra yaşam kalitesinin artmasını sağlamıştır. Bu
nedenle günümüzde diyaliz hastaları şanslıdır.
Diyaliz tedavisi iki şekilde uygulanabilir.
1. Hemodiyaliz
2. Periton diyalizi
BÖBREK YETMEZLİĞİ TEDAVİSİNDE HEMODİYALİZ
Böbrek
yetmezliğinde yediğimiz tüm yiyeceklerin vücudumuzda
parçalanması ile oluşan ve Normalde idrarla atılan
zararlı maddeler ve fazla sıvı atılamamakta ve
vücudumuzda birikmektedir. Hemodiyaliz bu maddelerin ve
suyun vücudumuzdan uzaklaştırılmasını sağlayan bir
tedavi şeklidir. Hastanın kanı genellikle ön kolda
oluşturulan Fistül veya kateter aracılığı ile vücut
dışına alınarak ince zardan yapılmış borucuklardan
oluşmuş diyalizör denen malzemenin içinden geçirilerek
atılması gereken zararlı maddeler ve fazla sıvının
vücuttan uzaklaştırılmaları sağlanır. Hemodiyaliz
tedavisi hastanın böbrek yetmezliğinin şiddetine,yaptığı
idrar miktarına bağlı olarak haftada 2-2 kez 4-6 saat
süre ile uygulanır.. Yetersiz hemodiyaliz tedavisi
hastada hasara ve ölümlere yol açabilir. Hemodiyaliz
tedavisi genellikle hastanede veya bir hemodiyaliz
ünitesinde uygulanır. Ancak uygun makine ve donanımla
evde de uygulanabilir.
Türkiye'de yaklaşık 25 bin hemodiyaliz hastası vardır.
Böbrek yetmezliği geliştiğinde:
-Nefes darlığı -Bulantı -İştahsızlık -Halsizlik
-Bacaklarda, yüzde şişmeler -Kilo kaybı -Uyku bozukluğu
görülür.
Diyalizin Yeterli Olması
- Kendinizi daha sağlıklı hissetmenizi sağlar, - Sizin ve ailenizin ihtiyaçlarını daha etkili olarak karşılayabilmenize yardımcı olur, - Uzun ve kaliteli bir yaşam sürdürmenizi sağlar - Hastaneye yatmanıza neden olabilecek her türlü tıbbi problemlerin ortaya çıkmadan engellenmesini sağlar
Hemodiyaliz seanslarınızın tek bir kez aksaması dahi diyaliz yeterliliğiniz açısından çok olumsuz etkiler yaratabilir.
Diyaliz Takibinde:
Diyaliz
esnasında kan örnekleri alınır. İdrar toplamanız da
söylenebilir. Bu tetkiklerle diyalizinizin kanınızdaki
üreyi ne kadar azalttığı hesaplanır. Göz önüne alınması
gereken diğer bir önemli ölçüt de diyaliz öncesi ve
sonrası kilonuzdur. Böylece :
- Tedavinizi daha iyi planlamak
- Hedeflenen diyaliz dozuna ulaşmada hatayı ortadan
kaldırmak mümkün olur.
Tedaviniz Sırasında
Diyaliz
süresince kramp, bulantı, baş ağrısı ve baş dönmesi
olmazsa tedavinizi rahatça tamamlayabileceksiniz. Bu
belirtiler ortaya çıktığında hekimlerinizi
bilgilendirirseniz tedavinizde gerekli değişiklikleri
yaparak sorunu çözebileceklerdir.
- Sıvı çekim hızının ayarlanması,
- Diyalizat sodyum miktarının ayarlanması,
- Hipertansiyon ilaçlarınızın miktarı ve cinsinin
kontrolden geçmesi,
- Kuru ağırlığınızın ayarlanması,
- Diyalizat ısısının azaltılması gerekebilir.
Kendinize diyetinizi kontrol ederek ve tedaviler arasında alınan sıvıyı kısıtlayarak yardımcı olabilirsiniz. Fazla sıvı almanız diyaliz esnasında fazla sıvı çekilmesine ve tedavi esnasında kendinizi kötü hissetmenize sebep olacaktır.
Göreviniz:
Hiçbir diyaliz tedavinizi atlamayın. Size önerilen
sıklık ve süreye uyun. Diyetinize ve size izin verilen
sıvı miktarının üstüne çıkmamaya gayret edin.
HASTA HAKLARI
Hastanın bir sağlık kuruluşuna başvurduktan sonra sahip olduğu bir takım haklar vardır. Bu hakları kısaca maddeler halinde sıralayabiliriz;
1) Hizmetten Genel Olarak Faydalanma: Adalet ve Hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde sağlık hizmetlerinden faydalanma. Irk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, felsefi inanç, ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınmadan hizmet almaya,
2) Bilgilendirme ve Bilgi İsteme: Her türlü sağlık hizmetinin ve imkanının neler olduğunu öğrenmeye ve sağlık durumu ile ilgili her türlü bilgiyi sözlü veya yazılı istemeye,
3) SağlıK Kuruluşunu ve Personelini, Seçme ve Değiştirme: Sağlık kuruluşunu seçmeye, değiştirmeye ve seçtiği sağlık tesisinde verilen sağlık hizmetlerinden faydalanmaya, sağlık hizmeti verecek vermekte olan tabiplerin ve diğer sağlık çalışanlarının kimliklerini, görev ve unvanlarını öğrenmeye seçme ve değiştirmeye,
4) Mahremiyet: Gizliliğe uygun bir ortamda her türlü sağlık hizmeti almaya,
5) Reddetme, Durdurma ve Rıza: Tedaviyi reddetmeye, durdurulmasını istemeye, tıbbi müdahalelerde rızasının alınmasına ve rıza çerçevesinde hizmetten faydalanmaya,
6) Güvenlik : Sağlık hizmetini güvenli bir ortamda almaya,
7) Dini Vecibeleri Yerine Getirebilme : Sağlık tesisinin imkanları ölçüsünde ve idarece alınan tedbirler çerçevesinde, dini vecibelerini yerine getirmeye,
8) İnsani Değerlere Saygı Gösterilmesi, Saygınlık Görme ve Rahatlık: Saygı, itina ve ihtimam gösterilerek, güler yüzlü, nazik, şefkatli bir ortamda, her türlü hijyenik şartlar sağlanmış, gürültü ve rahatsız edici bütün etkenler giderilmiş bir sağlık hizmeti almaya,
9) Ziyaret ve Refakatçi Bulundurma: Sağlık tesislerince belirlenen usül ve esaslar çerçevesinde ziyaretçi kabul etmeye ve mevzuatın ve sağlık tesisinin imkanları ölçüsünde ve hekimin uygun görmesi halinde refakatçi bulundurmaya,
10) Müracaat, Şikayet ve Dava Hakkı: Haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türlü başvuru, şikayet ve dava hakkını kullanmaya hakkı vardır.
SORUMLULUKLARINIZ
Hastanın bir sağlık kuruluşuna başvurmadan önce başvurduktan sonraki süreçte yerine getirmesi gereken ödev ve yükümlülükler diye tarif edilebilir. Hastanın sorumluluklarını boyutlandırmamız mümkündür. Kısaca maddeler halinde sıralayabiliriz;
1. Genel Sorumluluklar: Kişiler kendi sağlığına dikkat etmek için elinden geleni yapmalı ve sağlıklı bir yaşam için verilen tavsiyelere uymalıdır. Kişi uygunsa kan verebilir ya da organ bağışında bulunabilir. Basit durumlarda kişiler kendi bakımlarını yapmalıdır.
2. Sosyal Güvenlik Durumu: Hasta; sağlık, sosyal güvenlik ve kişisel bilgilerindeki değişiklikleri zamanında bildirmek durumundadır. Hasta; sağlık karnesinin (Bağ-kur, Yeşil Kart gibi) vizesini zamanında yaptırmak zorundadır.
3. Sağlık Çalışanlarını Bilgilendirme: Hasta; yakınmalarını, daha önce geçirdiği hastalıkları, yatarak herhangi bir tedavi görüp görmediğini, eğer varsa halen kullandığı ilaçları ve tüm sağlığıyla ilgili bilgileri tam, eksiksiz vermelidir.
4. Sağlık Kuruluşu Kurallarına Uyma: Hasta; başvurduğu sağlık kuruluşunun kural ve uygulamalarına uymalıdır. Hasta; Sağlık Bakanlığı ve diğer sosyal güvenlik kurumlarınca belirlenen sevk zincirine uymalıdır. Hastanın; tedavi, bakım ve rehabilitasyon sürecince sağlık çalışanları ile işbirliği içinde olması beklenir. Hasta; randevulu hizmet veren bir sağlık tesisinden yararlanıyorsa randevunun tarih ve saatine uyması ve değişiklikleri ilgili yere bildirmesi gerekir. Hasta; sağlık kuruluşu personelinin, diğer hastaların ve ziyaretçilerin haklarına saygı göstermelidir. Hasta; sağlık kuruluşu malzemelerine verdiği zararları karşılamak zorundadır.
5. Tedavisi İle İlgili Önerilere Uyma: Hasta; tedavisi ve ilaçlarla ilgili tavsiyeleri dikkatle dinlemeli ve anlayamadığı yerleri sormalıdır. Hastanın; tedavisiyle ilgili önerilere uyum sağlayamama durumu söz konusu ise bunu sağlık çalışanına bildirmesi gerekir. Hasta sağlık, bakım ve taburculuk sonrası bakım planını beklendiği gibi doğru anlayıp anlamadığını belirtmesi gerekir. Hasta; uygulanacak tedaviyi reddetmesi veya önerilere uymamasından dolayı doğacak sonuçlardan kendisi sorumlu